
Patronlar Dikkat! İmzanın Bedeli Ağır Olabilir
Yusuf İleri'nin kaleme aldığı makalede, Türkiye'deki şirket yönetimlerinin çoğunluk hissedarların kontrolünde olduğu ve azınlık hissedarların haklarının yeterince korunamadığı vurgulanıyor. Türk Ticaret Kanunu'nun (TTK) azınlık hissedarlara tanıdığı haklar pratikte ne kadar işlevsel? Patronlar için olası riskler neler?
Şirket Yönetiminde Çoğunluğun Gücü
Türkiye'de şirket yönetimleri genellikle çoğunluk hissedarın iradesi ile şekillenir. Bu durum, azınlık hissedarların haklarının göz ardı edilmesine veya yeterince dikkate alınmamasına yol açabilir. TTK, azınlık hissedarlara bazı haklar tanısa da, bu hakların uygulamada ne kadar etkili kullanıldığı tartışma konusudur.
Peki, çoğunluk hissedar kimdir? Bir şirketin hisselerinin %50'sinden fazlasına sahip olan kişi veya kurum, çoğunluk hissedar olarak kabul edilir. Bu hissedar, genel kurulda alınan kararlarda belirleyici bir role sahiptir ve yönetim kurulunu atama yetkisine sahiptir.
Azınlık hissedarlar ise, şirketin hisselerinin %50'sinden daha azına sahip olan kişilerdir. TTK, azınlık hissedarların haklarını korumak amacıyla bazı düzenlemeler içerir. Bu haklar arasında;
- Genel kurul toplantılarına katılma ve oy kullanma hakkı
- Bilgi alma ve inceleme hakkı
- Özel denetçi atanmasını talep etme hakkı
- Haklı nedenle fesih davası açma hakkı
gibi haklar yer alır. Ancak uygulamada, çoğunluk hissedarın gücü karşısında bu hakların etkili bir şekilde kullanılması zorlaşabilir.
Patronlar İçin Tehlike Çanları
Şirket yönetiminde çoğunluğun gücünün kötüye kullanılması, azınlık hissedarların mağduriyetine yol açabileceği gibi, şirketin itibarını da zedeleyebilir. Ayrıca, hukuki süreçler ve davalarla şirket yöneticilerinin ve özellikle patronların sorumluluğu gündeme gelebilir.
Bu nedenle, şirket yönetiminde şeffaflık, adalet ve dürüstlük ilkelerine uygun hareket etmek büyük önem taşır. Çoğunluk hissedarların, azınlık hissedarların haklarını gözeterek ve şirket menfaatlerini ön planda tutarak karar almaları, olası riskleri minimize edecektir.
Unutulmamalıdır ki, her imzanın bir bedeli vardır. Şirket yöneticilerinin ve patronların, aldıkları kararların hukuki ve etik sonuçlarını dikkate alarak hareket etmeleri, hem şirketlerinin geleceği hem de kendi itibarları açısından hayati önem taşır.
Sonuç olarak, Türkiye'deki şirket yönetimlerinde çoğunluk hissedarların gücü belirleyici olsa da, azınlık hissedarların haklarının korunması ve şirket yönetiminde şeffaflık ilkelerinin uygulanması büyük önem taşımaktadır. Aksi takdirde, hem azınlık hissedarlar mağdur olabilir, hem de şirketler ve yöneticileri ciddi hukuki ve itibar kayıpları yaşayabilir. Patronların bu konuda dikkatli olması ve şirketlerini yönetirken etik ve yasal sınırlar içinde kalmaları gerekmektedir.











