
Türkiye'nin AB Umudu Bitti Mi? 20 Yılda Neler Değişti?
Türkiye'nin Avrupa Birliği (AB) üyelik müzakerelerinin başlamasının 20. yıl dönümü, Ankara ve Brüksel arasındaki ilişkilerde önemli bir dönüm noktası oldu. Son 20 yılda yaşanan gelişmeler, Türkiye'nin AB üyeliği umudunu büyük ölçüde azaltırken, iş birliği arayışları ön plana çıktı. Peki, bu süreçte neler değişti ve Türkiye-AB ilişkileri nereye gidiyor?
Türkiye-AB İlişkilerinde Dönüm Noktaları
Türkiye'nin AB üyelik süreci, inişli çıkışlı bir grafik sergiledi. İlk yıllarda yaşanan iyimser hava, zamanla yerini hayal kırıklığına bıraktı. İşte bu süreçte öne çıkan bazı dönüm noktaları:
- 2005: Türkiye'nin AB ile üyelik müzakerelerine resmen başlaması.
- 2007: Fransa ve Almanya'nın Türkiye'nin tam üyeliğine karşı çıkması.
- 2016: 15 Temmuz darbe girişimi sonrası Türkiye'deki insan hakları ihlallerinin artması ve AB'nin eleştirileri.
- 2018: AB'nin Türkiye ile üyelik müzakerelerini askıya alması.
Bu dönüm noktaları, Türkiye'nin AB üyeliği sürecinin giderek zorlaştığını ve belirsizleştiğini gösteriyor. Özellikle 15 Temmuz darbe girişimi sonrası yaşanan gelişmeler, AB'nin Türkiye'ye yönelik eleştirilerini artırmış ve üyelik müzakerelerinin askıya alınmasına neden olmuştur.
Üyelik Umudu Neden Azaldı?
Türkiye'nin AB üyelik umudunun azalmasında birçok faktör etkili oldu. Bunlardan bazıları şunlardır:
- Türkiye'deki demokrasi ve hukukun üstünlüğü alanındaki gerileme.
- İnsan hakları ihlallerinin artması.
- AB'nin Türkiye'ye yönelik siyasi ve ekonomik baskıları.
- Türkiye'nin dış politikadaki bağımsız hareketleri.
AB, Türkiye'nin üyelik için gerekli kriterleri yerine getirmediğini ve bu nedenle üyelik müzakerelerinin sürdürülmesinin mümkün olmadığını belirtiyor. Özellikle demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan hakları alanındaki eksiklikler, AB'nin Türkiye'ye yönelik en önemli eleştirileri arasında yer alıyor.
Gerçek İş Birliği Mümkün Mü?
Türkiye'nin AB üyeliği umudu azalırken, iş birliği arayışları ön plana çıkıyor. Özellikle ekonomi, güvenlik ve enerji gibi alanlarda iş birliği imkanları değerlendiriliyor. Türk vatandaşları için vize serbestisi beklentisi, iyileştirmelerin "ilerleme" olarak görülmesine evrilmişken gündemin en çok öne çıkan başlığı Türkiye-AB savunma iş birliği.
Mülteci Anlaşması'yla başlayan bu "al-ver" yaklaşımı, hem Ankara'nın hem de Brüksel'in politikaları ve yaklaşımlarıyla örtüşüyor gibi görünüyor. Ancak, iş birliğinin sürdürülebilir olması için her iki tarafın da birbirine karşı güven duyması ve ortak çıkarlar doğrultusunda hareket etmesi gerekiyor.
Sonuç olarak, Türkiye'nin AB üyelik süreci belirsizliğini korurken, iş birliği arayışları önem kazanıyor. Ancak, iş birliğinin başarılı olabilmesi için her iki tarafın da karşılıklı anlayış ve güvene dayalı bir ilişki kurması gerekiyor. Aksi takdirde, Türkiye-AB ilişkileri bir çıkmaza sürüklenebilir.