İş hayatında hem işçiyi hem de işvereni yakından ilgilendiren önemli bir konu olan ahlak ve iyi niyet kurallarına aykırılık, iş sözleşmesinin feshi için zemin hazırlayabiliyor. Ancak bu noktada dikkat edilmesi gereken en önemli husus, İş Kanunu'nun belirlediği 6 günlük hak düşürücü süre. Bu süre içerisinde fesih işleminin gerçekleştirilmemesi, telafisi güç sonuçlar doğurabiliyor. Peki bu 6 günlük süre nasıl işliyor, nelere dikkat etmek gerekiyor? İşte merak edilenler...
6 Günlük Süre Nasıl İşliyor?
İş Kanunu'nun ilgili maddeleri, işçi veya işverenin, karşı tarafın ahlak ve iyi niyet kurallarına aykırı davrandığını öğrendiği andan itibaren 6 gün içinde fesih hakkını kullanması gerektiğini belirtiyor. Bu süre, olayın öğrenildiği tarihten itibaren işlemeye başlıyor. Ancak burada dikkat edilmesi gereken bir nokta var: Bu süre hak düşürücü bir süre. Yani, 6 günlük süre aşıldığı takdirde, fesih hakkı ortadan kalkıyor.
Örneğin, işveren işçinin hırsızlık yaptığını 1 Ocak tarihinde öğrenirse, 7 Ocak tarihine kadar fesih işlemini gerçekleştirmesi gerekiyor. Aksi takdirde, bu gerekçeyle fesih hakkını kaybediyor. Aynı durum, işçi için de geçerli. İşçi, işverenin kendisine mobbing uyguladığını 1 Ocak'ta öğrenirse, 7 Ocak'a kadar fesih hakkını kullanmalı.
Raporlu Olunan Günler Süreyi Durdurur mu?
Çalışanların merak ettiği bir diğer konu ise raporlu olunan günlerin 6 günlük süreyi etkileyip etkilemediği. Yargıtay'ın bu konudaki kararları, işçinin raporlu olduğu günlerin hak düşürücü süreyi durdurduğu yönünde. Yani, işçi raporlu olduğu süre boyunca, fesih hakkını kullanmak için ek süre kazanıyor.
Örneğin, işçi 6 günlük süre içinde 3 gün raporlu olursa, rapor bitiminden itibaren 3 gün daha fesih hakkını kullanabiliyor. Ancak bu durumun, işverenin fesih hakkı için geçerli olup olmadığı konusunda net bir yargı kararı bulunmuyor. Bu nedenle, işverenlerin bu konuda daha dikkatli davranması ve 6 günlük süreyi kaçırmaması gerekiyor.
Süre Aşıldıktan Sonra Fesih Yapılırsa Ne Olur?
6 günlük hak düşürücü süre aşıldıktan sonra yapılan fesihler, geçersiz sayılıyor. Bu durumda, işveren fesih yaptığı işçiye kıdem ve ihbar tazminatı ödemek zorunda kalabiliyor. İşçi ise, haklı nedenle fesih yaptığı gerekçesiyle işverenden tazminat talep edebiliyor.
Bu nedenle, hem işçilerin hem de işverenlerin, fesih işlemlerini gerçekleştirirken 6 günlük süreyi titizlikle takip etmeleri ve gerekli belgeleri hazırlayarak süresi içinde fesih bildiriminde bulunmaları büyük önem taşıyor. Aksi takdirde, telafisi güç maddi kayıplarla karşı karşıya kalınabiliyor.
Sonuç olarak, iş sözleşmesinin feshi, hem işçi hem de işveren açısından önemli hukuki sonuçlar doğuran bir işlem. Özellikle ahlak ve iyi niyet kurallarına aykırılık gerekçesiyle yapılan fesihlerde, 6 günlük hak düşürücü süreye dikkat etmek gerekiyor. Bu sürenin aşılması, fesih hakkının kaybına ve tazminat yükümlülüklerine yol açabiliyor. Bu nedenle, fesih sürecinde dikkatli olmak ve hukuki danışmanlık almak, olası mağduriyetlerin önüne geçmek adına büyük önem taşıyor.