Çin ve ABD arasındaki ticari gerilimler, son dönemde artan gümrük vergisi uygulamalarıyla tırmanışa geçmişti. Bu süreçte Çin'in uluslararası ticaret başmüzakerecisi olarak yeni bir ismi görevlendirmesi dikkat çekti. Analistler, bu atamanın Pekin yönetiminin ABD ile ticaret geriliminde müzakere yoluyla bir çıkış arayışının göstergesi olabileceğini belirtiyor.
Yeni Başmüzakereci Ataması Ne Anlama Geliyor?
Çin Ticaret Bakanlığı'nın yaptığı açıklamaya göre, görevdeki başmüzakereci Vang Şouvın'ın yerine Li Çınggang getirildi. 58 yaşındaki Li Çınggang, daha önce ABD ile 2018'de başlayan tarife restleşmesinin ardından 2020'de imzalanan ticaret anlaşmasının müzakerelerinde yer almıştı. Ayrıca, 2021'den bu yana Çin'in Dünya Ticaret Örgütü (WTO) nezdindeki Daimi Temsilcisi olarak görev yapıyordu. Bu atamanın, Çin'in ticaret diplomasisine verdiği önemi gösterdiği düşünülüyor.
Ticaret Savaşının Kökleri ve Gelişimi
ABD ile Çin arasındaki ticaret savaşının başlangıcı, Başkan Donald Trump'ın 2018 yılında Çin'den ithal edilen çelik ve alüminyum ürünlerine ilave gümrük tarifesi getirme kararı ile başlamıştı. Trump, bu kararın gerekçesi olarak ticaret açığını ve Çin hükümetinin sanayi teşvik politikalarının rekabete aykırı olduğunu öne sürmüştü. Çin'in bu adıma karşılık vermesiyle birlikte, iki ülke arasında yüz milyarlarca dolarlık dış ticaret alışverişleri için gümrük tarifelerinin karşılıklı olarak artırıldığı bir süreç yaşanmıştı.
Taraflar, 2019'da ticari anlaşmazlıkları geçici olarak askıya almaya karar verirken, müzakereler sonucunda 2020'de "Faz 1" olarak adlandırılan anlaşmayla tarife artışlarının bir bölümü rafa kaldırılmıştı. Ancak, gerilimler tam olarak sona ermemişti.
- ABD, Çin'den 550 milyar dolarlık ithalatın 250 milyar dolarlık kısmı için gümrük vergilerini kaldırmıştı.
- 300 milyar dolarlık kısmına yönelik tarifeler ise sürdürülmüştü.
Gelecekte Neler Beklenebilir?
Çin'in yeni ticaret başmüzakerecisi ataması, iki ülke arasındaki ticaret ilişkilerinde yeni bir sayfa açma potansiyeli taşıyor. Li Çınggang'ın deneyimi ve uluslararası arenadaki tecrübesi, müzakerelerin daha yapıcı bir zeminde ilerlemesine katkı sağlayabilir. Ancak, iki ülke arasındaki derin görüş ayrılıkları ve rekabetin devam etmesi, sürecin zorlu geçeceğine işaret ediyor. Özellikle teknoloji alanındaki rekabet ve güvenlik kaygıları, ticaret görüşmelerini karmaşık hale getirebilir.
Sonuç olarak, Çin'in yeni ataması, ABD ile ticaret ilişkilerinde diyalog ve müzakereye açık olduğunu gösteren bir işaret olarak değerlendirilebilir. Ancak, ticaret savaşının tamamen sona ermesi ve iki ülke arasında kalıcı bir anlaşmaya varılması için daha çok çaba gösterilmesi gerekecektir. Dünya ekonomisi için kritik öneme sahip bu ilişkilerin geleceği, yakından takip edilmeye devam edecek.