
Çin'den Altın Hamlesi! ABD'ye Bağımlılığı mı Azaltıyor?
Altın fiyatları son zamanlarda tarihi zirvelere tırmanırken, Çin'in kamu ve özel sektör aracılığıyla gerçekleştirdiği yoğun altın alımları dikkat çekiyor. Uzmanlar, bu durumun Çin'in Amerika Birleşik Devletleri'ne olan ekonomik bağımlılığını azaltma planının bir parçası olduğunu düşünüyor. Peki, bu altın hamlesinin ardındaki gerçekler neler?
Altın Fiyatlarındaki Rekor Yükseliş
Son haftalarda altın fiyatları, küresel gerginliklerin artırdığı talep ve Çin'in yoğun alımlarıyla rekor seviyelere ulaştı. Altın, yatırımcılar için yeniden güvenli liman niteliği kazanırken, ons fiyatı 3.500 doları aştı. Her ne kadar sonrasında bir miktar geri çekilme yaşansa da, altın hala geçen yılın aynı dönemine göre yaklaşık yüzde 40 oranında değer kazanmış durumda.
BullionVault platformunun araştırma direktörü Adrian Ash, yükselişte Çinli özel sektör yatırımcılarının etkili olduğunu belirtiyor. Şanghay Altın Borsası ve Şanghay Vadeli İşlemler Borsası'ndaki işlem hacimlerindeki artış da bu durumu destekliyor. Dünya Altın Konseyi'nden Joseph Cavatoni ise, Çin Merkez Bankası'nın işlemlerine ilişkin veri akışının rekor düzeyde olduğunu vurguluyor.
Çin'in son 15 yıldır hem bireysel yatırımcılar hem de kamu kurumları aracılığıyla düzenli olarak altın alımı yaptığı biliniyor. Ancak ticaret gerilimleri ve jeopolitik belirsizlikler, özellikle Trump döneminden itibaren bu süreci hızlandırmış durumda. Trump yönetiminin küresel ticaret dengesini ABD lehine çevirme hedefi, Çin'i bu stratejinin önemli hedeflerinden biri haline getirmişti.
Çin'in Stratejik Hamlesi: Dolara Karşı Altın
Çin, sadece altın yatırımlarını artırmakla kalmıyor, aynı zamanda dolar dışındaki varlıklara da yönelerek portföyünü çeşitlendiriyor. Asya piyasalarındaki ETF yatırımlarının önemli bir kısmı Çin kaynaklıyken, ABD Hazine tahvillerinin azaltılması ve Avrupa tahvillerine yönelme gibi adımlar da dikkat çekiyor. Bu hamleler, Pekin'in Amerikan ekonomisine olan bağımlılığını azaltma stratejisinin bir parçası olarak değerlendiriliyor.
Uzmanlara göre bu stratejik hamleler, sadece çeşitlendirme ihtiyacından değil, aynı zamanda ABD'nin giderek artan kamu borcu ve öngörülemez politikaları gibi uzun vadeli risklere karşı alınan bir önlem niteliği taşıyor. Çin'in yoğun altın alımları ise doğrudan dolara karşı bir finansal koruma aracı olarak değerlendiriliyor.
Çin Altın Derneği'nin açıklamasına göre, yılın ilk çeyreğinde altın külçe ve sikke tüketimi geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 30 arttı. Dernek, bu artışı "Karmaşık jeopolitik gelişmeler ve ekonomik belirsizlikler, altının değer koruma işlevini daha da ön plana çıkardı" şeklinde yorumluyor.
Cavatoni, küresel düzeyde merkez bankalarının altın alımlarının rekor seviyelere ulaştığını belirtirken, Ash ise Çin'in resmi rezervlerine giren altın miktarının "ölçülebilir olmaktan çok uzak" olduğunu ifade ediyor. Çin Merkez Bankası'nın IMF'ye bildirdiği alım bilgilerinin gerçek alımları yansıtmadığına dair kuşkular bulunuyor. Bu nedenle, Çin'in resmi rezervleri ile piyasa analizlerine dayanan tahminler arasında giderek büyüyen bir uçurum oluşmuş durumda.
- Dünya Altın Konseyi'ne göre, Mart 2025 itibarıyla Çin'in resmi altın rezervi 2.292 ton.
- Bazı bağımsız analizlere göre, bu miktar gerçekte 30 bin tonun üzerinde olabilir.
Ekonomik Bağımsızlık Arayışı
Çin'in altın hamlesi, ekonomik bağımsızlık arayışının önemli bir göstergesi olarak değerlendirilebilir. Ülke, dolar bağımlılığını azaltarak ve portföyünü çeşitlendirerek küresel ekonomik arenadaki konumunu güçlendirmeyi hedefliyor. Bu stratejik hamlelerin uzun vadeli etkileri ise merakla bekleniyor.
Peki, Çin'in bu altın stratejisi başarılı olacak mı? ABD ile ekonomik ilişkiler nasıl şekillenecek? Altın fiyatlarındaki yükseliş devam edecek mi? Bu soruların cevapları, küresel ekonominin geleceği açısından büyük önem taşıyor.