Uluslararası Para Fonu (IMF), yayımladığı son Dünya Ekonomik Görünüm Raporu ile Türkiye ekonomisine dair önemli bir güncelleme yaptı. Raporda, Türkiye'nin 2025 yılı büyüme beklentisi yüzde 2,6'dan yüzde 2,7'ye yükseltilirken, küresel büyüme tahminlerinde ise düşüş yaşandı. Bu durum, Türkiye ekonomisinin direnci ve potansiyeli açısından olumlu bir sinyal olarak değerlendiriliyor.
IMF'nin Türkiye Ekonomisi Beklentileri
IMF'nin raporunda Türkiye'ye dair dikkat çeken diğer noktalar ise şunlar oldu:
- 2026 yılı için büyüme tahmini yüzde 3,2 olarak sabit tutuldu.
- Enflasyon beklentisi 2025 için ortalama yüzde 35,9, 2026 için ise yüzde 22,8 olarak öngörüldü.
- İşsizlik oranının 2025'te yüzde 9,4 ve 2026'da yüzde 9,2 seviyesinde olması bekleniyor.
- Cari açığın GSYH'ye oranının her iki yıl için de eksi yüzde 1,2 seviyesinde gerçekleşeceği tahmin ediliyor.
Bu veriler, Türkiye ekonomisinin önümüzdeki dönemde büyüme potansiyelini korurken, enflasyonla mücadelede de önemli adımlar atması gerektiğine işaret ediyor. IMF'nin beklentileri, Türkiye'nin uygulayacağı ekonomi politikalarının başarısı ile yakından ilişkili olacak.
Küresel Ekonomideki Belirsizlikler
IMF raporunda küresel ekonomiye dair yapılan değerlendirmeler ise daha temkinli bir tablo çiziyor. Raporda, küresel ekonominin "kritik bir eşikte" olduğu vurgulanırken, büyük politika değişikliklerinin küresel ticaret sistemini yeniden şekillendirdiği belirtiliyor. Özellikle ABD tarifelerinin yarattığı belirsizlik ortamına dikkat çekiliyor. Küresel büyüme beklentileri ise aşağı yönlü revize edildi:
- 2025 küresel büyüme beklentisi yüzde 3,3'ten yüzde 2,8'e düşürüldü.
- 2026 beklentisi ise yüzde 3,3'ten yüzde 3'e indirildi.
- ABD büyüme tahmini 2025 için yüzde 2,7'den yüzde 1,8'e çekildi.
- Euro Bölgesi büyüme öngörüsü yüzde 1'den yüzde 0,8'e revize edildi.
- Çin ekonomisine ilişkin büyüme beklentisi de düşürüldü.
Türkiye İçin Fırsatlar ve Riskler
IMF'nin Türkiye için büyüme tahminini yükseltmesi, ülke ekonomisi için olumlu bir gelişme olsa da, küresel ekonomideki belirsizlikler ve riskler devam ediyor. Türkiye'nin bu ortamda büyüme potansiyelini koruyabilmesi için enflasyonla mücadelede kararlı adımlar atması, yapısal reformları hayata geçirmesi ve dış ticarette rekabet gücünü artırması gerekiyor. Ayrıca, küresel ticaret sistemindeki değişimlere uyum sağlayarak, yeni fırsatları değerlendirmesi de büyük önem taşıyor.
Sonuç olarak, IMF'nin Türkiye'ye dair revize ettiği büyüme tahmini, ülke ekonomisinin potansiyelini gösterirken, küresel ekonomideki zorlukların da farkında olunması gerektiğini vurguluyor. Türkiye, doğru politikalarla bu fırsatı değerlendirerek, sürdürülebilir bir büyüme trendi yakalayabilir.
