İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, İstanbul'un deprem gerçeğiyle yüzleşmesi ve acil önlemler alınması gerektiğini vurguladı. Devlet, yerel yönetimler ve halkın iş birliğiyle İstanbul'un dönüşüm ve yeniden inşasının hızlandırılması gerektiğini belirtti.
İstanbul Depremi İçin Acil Eylem Planı
Avdagiç, depreme hazırlıklı olmanın önemine dikkat çekerek, "Mutlaka depremle yaşamayı başarmalıyız" dedi. Devletin tüm kurumlarıyla teyakkuzda olmasının güven verdiğini, belediyelerin halkla dayanışma içinde olmasının ise en büyük güç olduğunu ifade etti. Ekonominin kalbi olan İstanbul'un yeniden inşa ve dönüşümünde iş yerlerinin de dikkate alınması gerektiğini söyledi.
Ticari Yapılarda Risk Tespiti Şart
Ticari yapılarda da devlet desteğiyle risk tespiti yapılması ve modern teknolojiler kullanılarak yapı güçlendirme çalışmalarının bir an önce yapılması gerektiğini vurgulayan Avdagiç, şu önemli noktalara dikkat çekti:
- Konutlar için yürütülen deprem güçlendirme çalışmalarının ticari binalar için de başlatılması
- Küçük sanayi siteleri, iş merkezleri, OSB fabrikaları, oteller ve özel hastaneler gibi ekonomik yapıların da incelenmesi
- 16 milyon İstanbullunun can güvenliğinin sağlanması
- Türkiye'nin üretim üssü İstanbul'daki iş yerlerinin depreme dayanıklı hale getirilmesi
Avdagiç, hem insanların canını korumanın hem de üretimin devamlılığını sağlamanın ancak bu şekilde mümkün olacağını belirtti.
Dönüşüm ve Yeniden İnşa Süreci
Türkiye, coğrafi konumu itibarıyla deprem kuşağında yer almaktadır. Bu nedenle, depremle yaşamayı öğrenmek ve gerekli önlemleri almak hayati önem taşımaktadır. İstanbul gibi büyük ve önemli bir metropolün depreme karşı hazırlıklı olması, sadece şehirdeki yaşamı değil, tüm ülke ekonomisini de doğrudan etkileyecektir. Bu bağlamda, İTO Başkanı Şekib Avdagiç'in çağrısı, İstanbul'un deprem riskine karşı uyanması ve harekete geçmesi için önemli bir adım olarak değerlendirilmelidir. İstanbul'un yeniden inşası ve dönüşümü, sadece binaların yenilenmesi değil, aynı zamanda daha güvenli ve sürdürülebilir bir geleceğin inşa edilmesi anlamına gelmektedir. Bu süreçte devlet, yerel yönetimler, sivil toplum kuruluşları ve vatandaşların iş birliği içinde hareket etmesi, başarılı bir dönüşümün anahtarı olacaktır.