
Zengin Coştu, Fakir Ezildi! Faiz Gelirleri Uçuşa Geçti
Türkiye'de son yıllarda uygulanan ekonomi politikaları, gelir dağılımındaki adaletsizliği daha da derinleştirdi. AKP Ekonomi İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Nihat Zeybekci'nin faizlerle ilgili açıklamaları tartışma yaratırken, parası olanın kazandığı, dar gelirlinin ise krizin faturasını ödediği bir tablo ortaya çıktı.
Milyonerler Mevduat Rekoru Kırdı
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) verilerine göre, Mart 2024 itibarıyla hesabında 1 milyon lira veya üzeri parası olan yurt içi yerleşik kişi sayısı 2 milyon 100 bin 154'e ulaştı. Bu milyonerlerin toplam mevduatı ise 15 trilyon 304 milyar 568 milyon lirayı aştı. Bu durum, bankalardaki toplam mevduatın yüzde 78'inin sadece yüzde 1'lik kesime ait olduğunu gösteriyor.
Diğer yandan, bankadaki parası 10 bin TL'yi bulmayan mudi sayısı ise 162 milyon 973 bin 185'e ulaşıyor. Bu kişilerin, 19.7 trilyon liralık toplam mevduattan aldığı pay ise sadece yüzde 0.7 (139.4 milyar TL) seviyesinde kalıyor. 2020 yılında milyonerlerin toplam mevduattan aldıkları pay yüzde 55.37 iken, 10 bin TL'ye kadar olan mevduatın payı yüzde 2.69 seviyesindeydi. Bu veriler, son beş yılda gelir eşitsizliğinin ne kadar arttığını açıkça ortaya koyuyor.
Faiz Gelirleri Tüketimi Tetikliyor
Ekonomist İris Cibre, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, bankalardaki toplam mevduatın yüzde 78'inin 2.1 milyon kişiye ait olduğuna dikkat çekerek, bu kişilerin her ay 400 milyar TL faiz ödemesi aldığını belirtti. Bu durum, kişi başına aylık 291.5 bin TL faiz geliri anlamına geliyor. Cibre, bu yüksek faiz gelirlerinin tüketici talebini körüklediğini ve dolayısıyla tüketim ürünlerindeki fiyat artışlarını tetiklediğini vurguladı.
Cibre ayrıca, serbest para piyasası fonlarında 162 bin yatırımcının 655 milyar TL tasarrufu olduğunu ve bu kişilerin de her ay 26.2 milyar TL (kişi başı 162 bin TL) getiri sağladıklarını ifade etti.
Eşitsizlik Derinleşiyor
Türkiye'de gelir dağılımındaki eşitsizlik giderek artıyor. Milyonerler faiz gelirleriyle servetlerini katlarken, dar gelirli vatandaşlar ekonomik krizin yükünü omuzlamak zorunda kalıyor. Bu durum, sosyal adaletin sağlanması ve ekonomik istikrarın korunması açısından ciddi bir tehdit oluşturuyor.
Bu eşitsizliğin giderilmesi için daha adil bir vergi sistemi, sosyal desteklerin artırılması ve üretime yönelik yatırımların teşvik edilmesi gibi önlemlerin alınması gerekiyor. Aksi takdirde, gelir dağılımındaki uçurum daha da derinleşecek ve toplumsal huzur tehlikeye girecektir.