Dünyaca ünlü düşünür Judith Butler'ın son eseri "Who’s Afraid of Gender?", Ezgi Sarıtaş'ın başarılı çevirisiyle Türkçeye "Kim Korkar Toplumsal Cinsiyetten?" adıyla kazandırıldı. Metis Yayınları tarafından yayımlanan bu önemli eser, toplumsal cinsiyet kavramının günümüzdeki politik ve ideolojik çatışmaların odağında nasıl yer aldığını derinlemesine inceliyor. Kitap, 18 Nisan itibarıyla tüm kitapçılarda okuyucularıyla buluşmaya hazırlanıyor.
Toplumsal Cinsiyet Neden Bir Tehdit Olarak Görülüyor?
Butler, kitabında toplumsal cinsiyetin, Amerika'dan Brezilya'ya, Türkiye'den Rusya'ya kadar birçok ülkede nasıl bir "tehdit" olarak algılandığını ve bu algının nasıl bir korku siyasetiyle beslendiğini çarpıcı örneklerle ortaya koyuyor. Toplumsal cinsiyetin aileyi yok ettiği, insan doğasına aykırı olduğu veya ulusal güvenliği tehdit ettiği gibi söylemlerin ardındaki politik kurguları analiz ederek, bu iddiaların aslında birer "fantazma" olduğunu savunuyor.
Yayınevinin tanıtım metninde şu ifadelere yer veriliyor:
“Toplumsal cinsiyetin ulusal güvenliği tehdit ettiği, aile kurumunu yok edeceği ya da insan doğasına, yani fıtrata aykırı olduğu iddialarının bir 'fantazma' oluşturduğunu vurguluyor. Bu fantazmanın otoriter rejimlerce nasıl inşa edildiğini, nasıl yayıldığını ve aslında kimi koruyup kime zarar verdiğini sorguluyor.”
Butler, bu korkuların özellikle otoriter yönetimler tarafından nasıl araçsallaştırıldığını sorgulayarak, toplumsal cinsiyetin sadece bireysel kimliklerle sınırlı kalmayıp, aynı zamanda küresel siyaset, toplumsal düzen ve adalet mücadelesiyle de doğrudan ilişkili olduğunu vurguluyor.
Otoriter Rejimler ve Korku Siyaseti
Kitap, toplumsal cinsiyetin otoriter rejimler tarafından nasıl bir korku aracı olarak kullanıldığını detaylı bir şekilde inceliyor. Bu rejimlerin, toplumsal cinsiyet eşitliği ve LGBTİ+ hakları gibi konuları, kendi ideolojilerini desteklemek ve muhalefeti bastırmak için nasıl kullandıklarını gözler önüne seriyor. Butler, bu tür manipülasyonların ardındaki gerçek motivasyonları ve sonuçlarını analiz ederek, okuyucuları daha bilinçli ve eleştirel bir bakış açısına sahip olmaya davet ediyor.
- Toplumsal cinsiyetin ulusal güvenlik tehdidi olarak sunulması
- Aile kurumunun "tehlike altında" olduğu söylemi
- LGBTİ+ haklarının "ahlaki çöküş" olarak lanse edilmesi
Bu tür söylemlerin, toplumda nasıl bir korku ve ayrımcılık ortamı yarattığını ve bu durumun özellikle savunmasız gruplar üzerindeki etkilerini derinlemesine ele alıyor.
Toplumsal Cinsiyetten Kim Korkmalı?
Butler'ın bu çalışması, toplumsal cinsiyet konusundaki tartışmalara yeni bir boyut getiriyor ve okuyucuları bu kavramı daha geniş bir perspektiften değerlendirmeye teşvik ediyor. Kitap, toplumsal cinsiyetin sadece bireysel kimliklerle değil, aynı zamanda küresel siyaset, toplumsal düzen ve adalet mücadelesiyle de doğrudan ilişkili olduğunu hatırlatıyor. "Kim Korkar Toplumsal Cinsiyetten?" sorusu, aslında kimin iktidarını kaybetmekten korktuğunu ve kimin bu korkuyu yayarak kendi pozisyonunu sağlamlaştırmaya çalıştığını sorgulatıyor.
Sonuç olarak, Judith Butler'ın bu önemli eseri, toplumsal cinsiyet konusundaki tartışmalara yeni bir soluk getiriyor ve okuyucuları bu karmaşık konuyu daha derinlemesine anlamaya davet ediyor. Kitap, sadece akademik bir çalışma olmanın ötesinde, günümüz dünyasının en yakıcı sorunlarına ışık tutan bir başyapıt niteliği taşıyor.