Cumartesi Anneleri Kayıp Hüsamettin Yaman ve Soner Gül'ü Unutmadı!
Gündem

Cumartesi Anneleri Kayıp Hüsamettin Yaman ve Soner Gül'ü Unutmadı!


03 May 20255 dk okuma15 görüntülenmeSon güncelleme: 05 June 2025

Cumartesi Anneleri/Cumartesi İnsanları, gözaltında kaybedilen ve katledilen yakınlarının akıbetini sormak, faillerin yargılanması talebiyle 1049. haftasında Galatasaray Meydanı'nda toplandı. Ellerinde karanfiller ve kaybettikleri yakınlarının fotoğraflarıyla bir araya gelen anneler, bu hafta 33 yıl önce İstanbul'da gözaltına alınarak kaybedilen üniversite öğrencileri Hüsamettin Yaman ve Soner Gül'ün akıbetini sordu. Aileleri, 33 yıldır çocuklarının nerede olduğunu öğrenmek için mücadele ediyor.

Cumartesi Anneleri'nden Hukuk Vurgusu

İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Başkanı Eren Keskin, Anayasa Mahkemesi'nin (AYM) mekân seçme özgürlüğünün kategorik olarak yasaklanmasını anayasal haklar açısından kabul edilemez bulduğunu belirtti. Keskin, "Yüksek Mahkeme, Cumartesi Anneleri açısından Galatasaray Meydanı'nın ve 1 Mayıs için Taksim Meydanı'nın göstericilere yasaklanmasının, toplanma özgürlüğünü ihlal ettiğine hükmetmiştir. İktidara sesleniyoruz: Barışçıl eylemlere yönelik yasaklamalarınızın hiçbir hukuki dayanağı yoktur. Bu yasaklar, Anayasa’ya ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne aykırıdır" dedi.

Bu haftaki eylemde, 33 yıl önce İstanbul'da gözaltına alınarak kaybedilen üniversite öğrencileri Hüsamettin Yaman ve Soner Gül'ü anmak için bir araya geldiklerini aktaran Eren Keskin, şunları söyledi:

  • Hüsamettin Yaman (22): İstanbul Üniversitesi Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu öğrencisiydi. Pankart taşımak suçlamasıyla tutuklanmış, yaklaşık 15 gün cezaevinde kaldıktan sonra 6 Eylül 1990 tarihinde tahliye edilmişti.
  • Mehmet Soner Gül (21): Cerrahpaşa Tıp Fakültesi öğrencisi ve aynı zamanda Öğrenci Derneği üyesiydi. Bu nedenle gözaltına alındı, ağır işkencelere maruz kaldı ve ölümle tehdit edildi. İçişleri Bakanlığı’nın iddiasına göre, 10 Mart 1991 tarihinde Malatya'da yakalanan bir kişinin sorgusunda adının geçmesi nedeniyle aranmaktaydı.

Keskin, Yaman’ın 2 Mayıs 1992 Cumartesi günü evinden çıktığını ve 4 Mayıs’ta bir kişinin Yaman’ın ağabeyi Feyyaz Yaman’ı işyerinden arayarak, “Hüsamettin, Soner Gül ile birlikte Fındıkzade’de gözaltına alındı. Hayatlarından endişe ediyoruz. Hemen emniyete başvurun" dediğini aktardı. Yaman ve Gül aileleri, önce İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne, ardından devletin ilgili tüm kurumlarına başvurdu. İnsan Hakları Derneği ve Uluslararası Af Örgütü de girişimlerde bulundu. Ancak yetkililer, gözaltı iddialarını reddetti. Yaman Ailesi, girişimlerini sürdürdü ve iki yıl boyunca polis takibinde tutuldu.

Ayhan Çarkın'ın İtirafları ve Sonuçsuz Kalan Soruşturma

19 Aralık 2011 tarihinde, özel harekât polisi Ayhan Çarkın’ın infazlar ve kayıplarla ilgili itiraflarının kamuoyuna yansıması üzerine Çarkın, Yaman ve Gül’ü gözaltına aldıktan sonra ormanlık bir alanda sorgulayıp infaz ettiklerini anlattığını belirten Eren Keskin, "Onların son sözlerinin ‘İnsanlık onuru işkenceyi yenecek’ oldu. Bu itirafların ardından Yaman Ailesi yeniden suç duyurusunda bulunarak dosyanın tekrar açılmasını talep etti. Ancak Ayhan Çarkın’ın açık beyanlarına rağmen, dosyada bugüne kadar herhangi bir ilerleme kaydedilmedi" ifadelerini kullandı.

Eren Keskin, kamu adına görev yapan savcıları, Yaman ve Gül’ün gözaltında kaybedilmesiyle ilgili adil, tarafsız ve etkin bir soruşturma başlatmaya çağırdı. "Hüsamettin Yaman ve Soner Gül için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten; devletin evrensel hukuk normlarına göre hareket etmesi gerektiğini hatırlatmaktan asla vazgeçmeyeceğiz" dedi.

Cumartesi Anneleri'nin yıllardır sürdürdüğü bu haklı mücadele, Türkiye'deki insan hakları ihlallerine dikkat çekmek ve kayıpların akıbetini aydınlatmak için büyük önem taşıyor. Hüsamettin Yaman ve Soner Gül'ün aileleri, tüm engellemelere rağmen adalet arayışlarını sürdürüyor. Bu acı olay, Türkiye'nin geçmişiyle yüzleşmesi ve insan haklarına saygılı bir hukuk devleti olma yolunda ilerlemesi için bir dönüm noktası olmalıdır.