MESEM Gerçeği: Çocuklar Okulda Değil, İşte!
Gündem

MESEM Gerçeği: Çocuklar Okulda Değil, İşte!


12 June 20255 dk okuma46 görüntülenmeSon güncelleme: 30 June 2025

Bugün, 12 Haziran Dünya Çocuk İşçiliği ile Mücadele Günü. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) 2002'de bugünü çocuk işçiliğine dikkat çekmek ve çocuk işçiliğinin azaltılması için ilan etti. Çünkü çocuk işçiliği yalnızca bir hak ihlali değil, aynı zamanda çocukların gelişimi, eğitim ve sağlıklı yaşam haklarını engelliyor. Bu nedenle çocuk işçiliğiyle mücadele, yalnızca çocukların değil, toplumların geleceğini de doğrudan etkileyen yapısal bir mesele. ILO ve UNICEF verilerine göre dünya genelinde 160 milyon çocuk işçi bulunuyor. Bu çocukların önemli bir kısmı tarım, sanayi ve hizmet sektörlerinde düşük ücretlerle ve kayıt dışı çalışıyor. Türkiye’de çocuk işçiliği sorunun özellikle mevsimlik tarım, küçük ölçekli sanayi, sokak satıcılığı ve hizmet sektöründe yoğunlaşıyor. Çalışan çocukları büyük bir kısmı düzenli olarak eğitime devam edemiyor ve sosyal güvenceden mahrum kalıyor.

MESEM: Çocuk İşçiliğinin Yeni Adresi Mi?

İstanbul Barosu Çocuk Hakları Merkezi Başkanı Kardelen Ateşçi, Türkiye'nin çocuk işçiliği karnesinin uzun süredir alarm verdiğini ancak özellikle son yıllarda bu tablonun daha da ağırlaştığını belirtiyor. Ateşçi, çocuk işçiliğinin sistematik olarak "teşvik edildiği" bir yapı olarak Mesleki Eğitim Merkezleri’ne (MESEM) dikkat çekiyor ve ekliyor: “Burada meseleyi yalnızca “istihdam” ya da “eğitim politikası” olarak değil, doğrudan bir çocuk hakkı ihlali olarak değerlendirmek gerek.” Ateşçi, "çocuk" ve "işçi" kavramlarının bir araya getirilemeyecek iki kelime olduğunu savunuyor ve şöyle diyor:

“Bir kişi 18 yaşına kadar çocuktur. Çocuğun bir iş ilişkisi içinde yer alması çocuğun çalıştırılması değil, açıkça çocuk emeğinin istismar edilmesidir.”

Ateşçi, bu durumun Türkiye’nin taraf olduğu çok sayıda uluslararası belgeye de aykırı olduğunu vurguluyor. Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşmesi (ÇHS),çocuğun yüksek yararını öncelikli kılar ve 32. Madde’de, çocukların ekonomik sömürüden ve gelişimine zarar verecek her türlü işten korunması gerektiği açıkça belirtiliyor. Ateşçi'ye göre Türkiye, bu yükümlülükleri yerine getirmek yerine, işverenlerin ihtiyaçlarına göre mevzuatı eğip büken politikalar üretiyor. MESEM uygulamalarıyla birlikte çocuk işçiliği adeta yasal bir zemin kazanırken, bu durum çocukların temel haklarını doğrudan ihlal ediyor.

Okul Yerine İş: Hak İhlali Mi?

Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’ni hatırlatan Ateşçi, çocukların okul yerine işyerine gönderilmesini büyük bir hak ihlali olarak niteliyor. Ateşçi'ye göre yasal düzenlemeler, uygulanmadığı sürece çocuğun üstün yararını koruyamaz. Bu nedenle çocuk hakları yalnızca mevzuat düzeyinde değil, aynı zamanda politika üretimi, denetim mekanizmaları ve toplumsal bilinç düzeyinde de etkin biçimde hayata geçirilmeli. Ateşçi, MESEM’ler özelinde uygulanan yarı zamanlı eğitim-yarı zamanlı çalışma modelinin, eğitimden çok üretim odaklı olduğunu belirtiyor. Bu sistem, özellikle sosyo-ekonomik açıdan daha dar gelirli ailelerin çocukları için cazip hale getirilerek istismar döngüsünü yeniden üretiyor. Asgari ücretin altında çalıştırılan çocuklara "kalfa", "usta" gibi unvanlar veriliyor, gelecekte iş kurma hayalleri satılıyor. Ancak gerçekte bu çocuklar, işyerinde en az hakka sahip olan, en savunmasız işgücü haline geliyor.

  • Çocuk işçiliği bir hak ihlalidir.
  • MESEM'ler çocuk emeğini teşvik ediyor olabilir.
  • Eğitim ve çalışma dengesi çocukların zararına bozuluyor.

Mücadele Sürekli Olmalı

Ateşçi son olarak, İstanbul Barosu Çocuk Hakları Merkezi olarak MESEM çocuk işçiliğine karşı durmak ve çocukların haklarını korumak, farkındalık yaratmak amacıyla aileler ve uygulayıcılar için MESEM öğrencilerine yönelik hak arama rehberi hazırladıklarını belirtiyor. İlgililer, İstanbul Barosu Sitesinden bu rehberlere ulaşabilirler. Çünkü çocuk işçiliğiyle gerçek bir mücadele salt açıklamalarla tek bir günde onları hatırlayarak değil ancak çocuğun hak özneliğini tanıyan ve onun yüksek yararını gözeten bir anlayışla mümkün olur.

Sonuç olarak, MESEM'ler üzerinden yürütülen uygulamaların çocuk işçiliğini meşrulaştırması ve yaygınlaştırması, Türkiye'nin uluslararası sözleşmelere aykırı bir duruma düşmesine neden oluyor. Çocukların eğitim hakkının engellenmesi ve ucuz iş gücü olarak kullanılması, geleceğimiz için büyük bir tehdit oluşturuyor. Bu nedenle, çocuk hakları konusunda farkındalık yaratmak, denetimleri sıkılaştırmak ve çocukların yüksek yararını gözeten politikalar üretmek hayati önem taşıyor.