
ROK'u Kim Yarattı? Sinan Çetin'in Şaşırtan Rolü!
Ayşenur Arslan, Günün Köpüğü'ndeki yazısıyla Türkiye'nin gündemine bomba gibi düşen bir iddiayı ortaya attı: Rasim Ozan Kütahyalı'nın (ROK) yükselişinde Sinan Çetin'in rolü neydi? Arslan, geçmişe yaptığı bir yolculukla bu sorunun cevabını arıyor.
Geçmişin İzleri: Solculuktan Liberalizme
Arslan, Ertuğrul Özkök'ün anlattığı bir hikayeden yola çıkarak, geçmişte tanıdığı birçok solcu ve toplumcu insanın zamanla nasıl farklı yollara saptığını anlatıyor. Bu isimlerden biri de Sinan Çetin. İlk eşiyle evli olduğu dönemlerde, Çetin'in evi tam da o günkü dünya görüşünü yansıtıyordu: yerde kilimler, minderler, duvarda heybeler...
Ancak zamanla, 12 Eylül darbesi ve Özal dönemi gibi olaylarla birlikte, herkes ait olduğu yere yerleşti. Arslan'a göre bu değişimlerden en dikkat çekeni Sinan Çetin'di. Başarılı bir yönetmen olarak yükselmesi ve zenginleşmesi anlaşılabilir olsa da, diğer yönetmenlere kıyasla çok daha hızlı yol kat etmesi dikkat çekiciydi.
Düğümü Çözen Rastlantı
Arslan, hayatında katıldığı tek Altın Portakal davetinde, Eren Talu'nun bembeyaz otelinde konaklarken ilginç bir tesadüfle karşılaşıyor. Otelin yakınındaki bir başka otelin terasında Sinan Çetin'i görüyor. Birkaç dakika sonra yanına dönemin Kültür Bakanı geliyor ve ikili uzun bir sohbete dalıyor. Arslan, bu sohbetin konusunun havalar olmadığını tahmin ediyor.
İşte bu tesadüf, Arslan için düğümü çözüyor. Başlığa Rasim Ozan Kütahyalı'nın adını çıkarmış olsa da, aslında Sinan Çetin'den bahsetmesinin sebebi bu bağlantıyı kurmak. Arslan'a göre, "Türkiye'nin başına ROK'u saran Sinan Çetin'dir."
ROK Yalnız Değil miydi?
Ayşenur Arslan'ın bu çarpıcı iddiası, Rasim Ozan Kütahyalı'nın yükselişinin arkasındaki sır perdesini aralamaya çalışıyor. Eğer Arslan'ın iddiası doğruysa, ROK'un başarısı sadece kendi yetenekleriyle değil, aynı zamanda Sinan Çetin gibi güçlü bir ismin desteğiyle de mümkün olmuş olabilir. Bu durum, Türkiye'deki medya ve siyaset ilişkileri üzerine düşündürücü soruları da beraberinde getiriyor.
Bu iddiaların ne kadarının doğru olduğunu zaman gösterecek. Ancak Ayşenur Arslan'ın yazısı, ROK'un yükseliş hikayesine farklı bir perspektiften bakmamızı sağlıyor ve medyadaki güç ilişkileri üzerine önemli bir tartışma başlatıyor.