İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının talimatıyla gözaltına alınan gazeteciler Timur Soykan ve Murat Ağırel'in emniyetteki ifadeleri kamuoyuyla paylaşıldı. İki gazeteci de yasa dışı bahis soruşturması şüphelisi iş adamı Erkan Kork'un kendilerine yönelik "tehdit" ve "şantaj" iddialarının tamamen asılsız olduğunu belirtti.
Timur Soykan'ın İfadesi: İddialar İftira!
İstanbul Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünde ifade veren Timur Soykan, Erkan Kork ile Murat Ağırel arasında geçen ve kayda alınan bir telefon görüşmesinin tapesi kendisine gösterildiğini belirtti. Soykan, bu görüşmede kendisinden de bahsedilmesi üzerine şunları söyledi:
"Biz gazeteciyiz ve özellikle yasa dışı bahis, uyuşturucu kaçakçılığı gibi suç faaliyetleri hakkında haberler hazırlıyoruz. Murat Ağırel de bu konuda haberlere ve kitaplara imza atıyor. Ben de yasa dışı bahis ve uyuşturucu kaçakçılığı konusunda haber ve kitaplar yazdım. Erkan Kork hakkında yasa dışı bahis davası olduğunu öğrendik, dosyayı inceledik. Haberi geliştirmek ve yanıt hakkını kullanması için onu aradık. Görüşmenin amacı haber yapmaktır."
Soykan, ayrıca, "İftiralardan korunmak için görüşmeyi kamuya açık bir yerde yapmak gerektiğini düşündüklerini" ifade etti. Bu nedenle Kork'un ofis davetini kabul etmediklerini ve Ağırel'in Cumhuriyet gazetesindeki görüşme önerisini de Kork'un reddettiğini anlattı. Görüşmeyi Trump Tower'ın altındaki bir mekanda gerçekleştirdiklerini ve her iki tarafın da görüşmeyi sesli kaydettiğini belirtti. Soykan, Kork'un görüşmede yasa dışı bahisle ilgisinin olmadığını savunduğunu da sözlerine ekledi.
Erkan Kork'un "Flaş TV'yi satın aldıktan sonra Murat Ağırel beni ve şirketlerimi karalayıcı haberler yaptı, beni baskı altına almaya çalıştı. Ben tutuklandıktan sonra Timur Soykan da kanalı satın almamı engellemek adına suçlayıcı şekilde yayınlar yaptı" şeklindeki iddialarına ise Soykan, bunların tamamen iftira olduğunu söyledi. Yasa dışı bahis şüphelisi bir kişinin e-ödeme, banka ve TV kanalı sahibi olmasının haber değeri taşıdığını ve bu nedenle haberi desteklediğini ifade etti. Ağırel'in yazı dizisinin ise başarılı bir gazetecilik faaliyeti olduğunu vurguladı.
Murat Ağırel'in İfadesi: Sadece Gazetecilik Yaptım!
Murat Ağırel de ifadesinde Erkan Kork ile görüşmelerinin nedenini açıkladı. 2025 yılının Ocak ayında yayımlanan "Kirli Çark" isimli kitabında yasa dışı bahis suçunun finansal oluşumlarını araştırdığını belirten Ağırel, Payfix ve Papara firmalarının bu araştırmaları sırasında dikkatini çektiğini söyledi. Payfix isimli kuruluşun sahibinin Erkan Kork olduğunu ve bu kişiyle ilgili yasa dışı bahis soruşturması yürütüldüğünü bildiğini ifade etti.
Ağırel, Erkan Kork ile iletişim kurmak için Flash TV çalışanı Ersoy Dede aracılığıyla bağlantı kurduğunu ve Kork ile ana görüşme sebebinin yazmayı planladığı Payfix konulu yazı dizisi ile alakalı cevap hakkını kullanıp kullanmayacağını sormak ve konuyla ilgili görüşlerini almak olduğunu söyledi. Bu görüşmenin kitabının yayınlanmasından önce gerçekleştiğini ve bu hususlara kitabında ayrıntılı olarak yer verdiğini belirtti.
Ağırel, ayrıca, Erkan Kork'un kendisini tehdit ettiği ve şantaj yaptığı iddialarının asılsız olduğunu vurguladı. Konuşma içeriğinde her şeyi ses kaydı alarak ve Kork'un da almasına müsaade ederek şeffaf bir şekilde ortaya koyduğunu ve bu durumun tehdit ve şantaj olmadığını açıkça gösterdiğini ifade etti.
- Gazetecilik mesleğinin gereği olarak kamuya açık bir çay bahçesinde buluşmayı istediğini
- Timur Soykan'ı ise hem meslektaşı hem de yakın arkadaşı olduğu için ve Erkan Kork'un söyleyeceklerine şahitlik etmesi adına davet ettiğini
- Erkan Kork'un Flash TV'yi satın almasını engellemek adına habercilik etiğine aykırı davrandığı yönündeki iddiaların da gerçeği yansıtmadığını
sözlerine ekledi. Ağırel, Erkan Kork'un bu konudaki sorularını yanıtlarken viskisini yudumlayıp üzüm yediğini ve herhangi bir baskı altında olmadığını da belirtti.
Sonuç olarak, hem Timur Soykan hem de Murat Ağırel, Erkan Kork'un kendilerine yönelik iddialarının asılsız olduğunu ve sadece gazetecilik görevlerini yerine getirdiklerini vurguladılar. İki gazeteci de bu iftiraları atanlardan şikayetçi olacaklarını ve yasal haklarını kullanacaklarını belirttiler. Bu durum, Türkiye'de gazetecilerin karşılaştığı zorlukları ve basın özgürlüğüne yönelik tehditleri bir kez daha gözler önüne serdi.