Kanal İstanbul'da Şok İddia: Milyonluk Arazi Kimin?
Dünya

Kanal İstanbul'da Şok İddia: Milyonluk Arazi Kimin?


11 May 20255 dk okuma31 görüntülenmeSon güncelleme: 08 June 2025

Kanal İstanbul projesiyle ilgili tartışmaların ardı arkası kesilmiyor. Son olarak, projenin güzergahında yer alan Sazlıdere Barajı havzasındaki imar uygulamaları yeni bir tartışma başlattı. Özellikle Sazlıbosna bölgesinde özel mülk sahiplerine ait arazilerde yapılan imar düzenlemeleri dikkat çekiyor. İddialara göre, bu bölgedeki özel mülk sahiplerine ait yaklaşık 1 milyon metrekarelik alanda inşaat oranı, hazineye ait arazilerin bulunduğu bölgeye kıyasla tam 3 kat daha fazla. Ayrıca, kamuya terk oranının da daha düşük olduğu belirtiliyor. Bu durum, akıllara "Bu ayrıcalığın sebebi ne?" sorusunu getiriyor.

Soru İşaretleri ve Şeffaflık Çağrısı

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Meclis Üyesi Hüseyin Arda Engizek, konuyu İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) gündemine taşıyarak, bu bölgedeki özel mülk sahiplerinin kimler olduğunun açıklanmasını talep etti. Engizek, şeffaflık ilkesinin önemine vurgu yaparak, kamuoyunun bu konuda bilgilendirilmesi gerektiğini savundu. Bu tür büyük projelerde, imar planları ve arazi sahipleriyle ilgili bilgilerin kamuoyuyla paylaşılması, olası spekülasyonların ve şüphelerin önüne geçilmesi açısından büyük önem taşıyor.

İmar planları, bir şehrin geleceğini şekillendiren en önemli unsurlardan biridir. Bu planlar, nerelerin konut alanı, nerelerin ticari alan, nerelerin ise yeşil alan olarak kullanılacağını belirler. Dolayısıyla, imar planları hazırlanırken kamu yararı gözetilmesi, adil ve şeffaf bir süreç izlenmesi büyük önem taşır. Aksi takdirde, imar rantı gibi olumsuz sonuçlar ortaya çıkabilir ve toplumun büyük bir kesimi mağdur olabilir.

Kanal İstanbul Projesi ve Çevresel Etkileri

Kanal İstanbul projesi, sadece imar planları açısından değil, aynı zamanda çevresel etkileri açısından da büyük tartışmalara yol açıyor. Projenin hayata geçirilmesiyle birlikte, bölgedeki su kaynaklarının zarar göreceği, doğal yaşamın olumsuz etkileneceği ve deprem riskinin artacağı yönünde endişeler dile getiriliyor. Bu nedenle, projenin tüm boyutlarıyla detaylı bir şekilde incelenmesi ve kamuoyunun bilgilendirilmesi gerekiyor.

Türkiye'nin en önemli su kaynaklarından biri olan Sazlıdere Barajı'nın Kanal İstanbul güzergahında yer alması, projenin çevresel etkileriyle ilgili endişeleri daha da artırıyor. Barajın su havzasındaki imar uygulamalarının, su kalitesini ve miktarını olumsuz etkileyeceği düşünülüyor. Bu durum, İstanbul'un su ihtiyacının karşılanması açısından ciddi sorunlara yol açabilir.

Sonuç olarak, Kanal İstanbul projesiyle ilgili yaşanan bu gelişmeler, şeffaflık, adalet ve kamu yararı ilkelerinin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor. İmar planlarının hazırlanması ve uygulanması sürecinde, tüm paydaşların katılımının sağlanması, kamuoyunun bilgilendirilmesi ve çevresel etkilerin dikkate alınması büyük önem taşıyor. Aksi takdirde, bu tür büyük projeler, toplumda derin yaralar açabilir ve geri dönüşü olmayan zararlara yol açabilir.