Boston Üniversitesi'nde (BU) Dünya ve Çevre Bilimleri Profesörü Nathan Phillips, öğrenci Rümeysa Öztürk'ün serbest bırakılması talebiyle dikkat çekici bir eyleme imza attı. Ofis penceresine astığı "Rümeysa'yı serbest bırakın" yazılı tabelanın kaldırılması üzerine açlık grevine başlayan Phillips, federal yetkililer Filistin yanlısı protestolara katılan öğrencileri serbest bırakana kadar eylemine devam edeceğini duyurdu. Bu beklenmedik protesto, üniversite kampüsünde ve ötesinde büyük yankı uyandırdı.
Profesörün Açlık Grevi Kararı
Profesör Phillips'in bu radikal kararı almasının ardında yatan sebepler merak konusu oldu. Phillips, öğrencilerin ifade özgürlüğüne ve protesto haklarına saygı duyulması gerektiğine inanıyor. Daha önce de benzer bir olay yaşadığını belirten Phillips, 10 Nisan'da ofis penceresine astığı "Mahmud'u serbest bırakın" yazılı tabelanın da kaldırıldığını fark etmiş. Bu durum üzerine Sanat ve Bilim Fakültesi Dekanı ile bir görüşme yapan Phillips, taleplerinin karşılanmaması üzerine açlık grevine başlama kararı aldı.
Açlık grevinin başlamasıyla birlikte üniversite öğrencileri ve öğretim üyeleri arasında büyük bir destek dalgası oluştu. Sosyal medyada #RümeysayaÖzgürlük etiketiyle kampanyalar başlatıldı ve Phillips'e destek mesajları yağdı. Birçok öğrenci, profesörün eyleminin haklı bir mücadele olduğunu ve ifade özgürlüğünün korunması gerektiğini vurguladı.
Açlık Grevinin Olası Etkileri
Profesör Phillips'in açlık grevi, Boston Üniversitesi yönetimini ve federal yetkilileri harekete geçmeye zorlayabilir. Öğrenci Rümeysa Öztürk'ün serbest bırakılması için yapılan çağrılar, yetkililer üzerinde baskı oluşturabilir. Açlık grevinin kamuoyunda yarattığı farkındalık, benzer durumlarda yaşanan ihlallere karşı daha duyarlı olunmasına katkı sağlayabilir.
Açlık grevleri, tarihte birçok kez siyasi ve sosyal değişimlere öncülük etmiştir. Mahatma Gandhi'nin Hindistan'ın bağımsızlığı için yaptığı açlık grevleri, Nelson Mandela'nın apartheid rejimine karşı başlattığı direniş, bu tür eylemlerin gücünü gösteren örneklerdir. Profesör Phillips'in eylemi de, ifade özgürlüğünün ve protesto hakkının ne kadar önemli olduğunu bir kez daha hatırlatıyor.
İfade Özgürlüğü ve Üniversiteler
Üniversiteler, farklı fikirlerin özgürce tartışıldığı ve ifade edildiği platformlar olmalıdır. Öğrencilerin ve öğretim üyelerinin düşüncelerini serbestçe ifade edebilmeleri, akademik özgürlüğün temel bir unsuru olarak kabul edilir. Ancak, son zamanlarda üniversitelerde ifade özgürlüğünün kısıtlanmasına yönelik bazı uygulamalar dikkat çekiyor. Bu tür uygulamalar, üniversitelerin temel değerleriyle çelişmekte ve akademik ortamı olumsuz etkilemektedir.
Profesör Phillips'in açlık grevi, üniversitelerde ifade özgürlüğünün korunması gerektiği konusunda önemli bir uyarı niteliği taşıyor. Üniversite yönetimlerinin ve yetkililerin, öğrencilerin ve öğretim üyelerinin düşüncelerini serbestçe ifade edebilecekleri bir ortam yaratmaları, akademik özgürlüğün ve demokrasinin güçlenmesi için hayati önem taşıyor.
- İfade özgürlüğünün korunması
- Protesto hakkına saygı duyulması
- Akademik özgürlüğün desteklenmesi
Profesör Nathan Phillips'in Rümeysa Öztürk için başlattığı açlık grevi, sadece bir öğrencinin serbest bırakılması talebiyle sınırlı kalmayıp, ifade özgürlüğü ve protesto hakkı gibi temel değerlerin önemini bir kez daha gündeme taşıdı. Bu eylemin, üniversitelerde ve toplumda daha geniş bir farkındalık yaratması ve benzer ihlallerin önüne geçilmesi için önemli bir adım olması bekleniyor.