SODAP'tan Kritik Çağrı: İktidar Sorumluluk Almalı, Toplum Sürece Dahil!
Gündem

SODAP'tan Kritik Çağrı: İktidar Sorumluluk Almalı, Toplum Sürece Dahil!


16 June 20255 dk okuma10 görüntülenmeSon güncelleme: 16 June 2025

PKK'nin silah bırakması ve kendini feshetmesi Kürt siyasal hareketinde önemli bir dönüm noktası olarak değerlendiriliyor. Meclis komisyonunun kurulması tartışmaları sürerken, DEM Parti İstanbul Milletvekili ve Sosyalist Dayanışma Platformu (SODAP) Sözcüsü Kezban Konukçu, sürecin sağlıklı işlemesi için iktidarın siyasi sorumluluk alması ve toplumun sürece dahil edilmesi gerektiğini vurguladı. Konukçu, barışın inşası ve örgütlü toplumsal mücadelenin güçlenmesi açısından önemli değerlendirmelerde bulundu.

Barışa Giden Yol: Toplumsal Mücadele Şart

Kezban Konukçu, yeni süreci barışın inşası ve örgütlü toplumsal mücadelenin güçlenmesi açısından değerlendirerek, "Barış tek başına demokrasi getirmeyecek ama ortak mücadeleyle demokratikleşmenin önünü açabilir" dedi. Sürecin öngörülemez olduğunu belirten Konukçu, risklerin yanı sıra fırsatların da olduğunu ifade etti. Toplumun örgütlülük seviyesinin geliştirilmesi ve halklar arasında barışın tesis edilmesi gerektiğini vurguladı.

Konukçu, kazanımların korunması ve toplumsal mücadele alanının güçlenmesinin önemine dikkat çekerek, "Silah bırakma kararının nasıl ve hangi aşamalarda uygulanacağını ise bilmiyoruz. Ezilen bir ulusun siyasi hareketinin bu yönde aldığı kararı ezen ulus sosyalisti olarak 'ulusların kendi kaderini tayin hakkı' kapsamında görüyor ve saygı duyuyoruz" dedi. Ayrıca, ezilen halkların ve tüm toplumsal kesimlerin ortak mücadele zemininin güçlenmesi gerektiğini belirtti.

Toplumsal mücadelenin son yıllarda yeniden dinamik kazandığını hatırlatan Konukçu, bu dinamiklerin Saray faşizmine karşı en geniş cephenin yan yana durabildiği bir zemin oluşturduğunu söyledi. Öcalan'ın çağrısıyla açığa çıkan sürecin, özellikle Suriye'deki gelişmeler sonucu Kürt halkıyla barışın inşası için ciddi olanaklar sunabileceğini ancak bunun otomatik olarak demokratikleşmeyi getirmeyeceğini ifade etti.

Meclis Komisyonu Yeterli Değil

Konukçu, Meclis'te komisyon kurulması önerisini değerlendirirken, "Bu süreçte Meclis’in işaret edilmesi olumludur ama Meclis’in bileşimi düşünüldüğünde yeterli değildir" dedi. Dünya deneyimlerine bakıldığında eksik olan pek çok nokta olduğunu belirten Konukçu, Meclis komisyonlarının yetki sınırlarının böylesi önemli bir konuyu çözmek için yetersiz olacağını vurguladı. Sürecin sağlıklı işlemesi için iktidarın siyasi sorumluluk alması ve toplumun sürece dahil edilmesi gerektiğini yineledi.

Konukçu, 10. Yargı Paketi'nin ayrımcılığı ve eşitsizliği derinleştirdiğini belirterek, "Bu ülkeye gerçek anlamda demokrasinin gelmesi için öncelikle hasta mahpuslar, siyasi tutsaklar bir an önce bırakılmalıdır" dedi. Siyasi tutsakların bir kısmının hukuksuzluk sonucu tutulduğunu düşünen Konukçu, ek bir düzenleme yapılmadan dahi bırakılmalarının mümkün olduğunu ifade etti.

Sürecin diline dair yapılan tartışmalara da değinen Konukçu, objektif koşullar değişmediği, Kürt halkının hakları tanınmadığı ve barışın inşası için somut adımlar atılmadığı koşullarda herkesin "güzel güzel" konuşmasının bir şeyi değiştirmeyeceğini söyledi. Dilin düşüncenin yansıması olduğunu ancak düşünce koşulları değiştirmiyorsa bir anlamı olmadığını belirtti.

Kürt Siyasal Hareketinin Dönüşümü

Konukçu, Kürt siyasal hareketinin geldiği noktaya ilişkin değerlendirmelerde bulunarak, hareketin kuruluş döneminde reel sosyalizmin etkisi altında olduğunu ve bazı kritik dönemeçlerde önemli kararlar aldığını söyledi. Reel sosyalizmin yıkılışından sonra post modern ve post Marksist ideolojilerin etkisinin arttığını belirten Konukçu, sınıfın varlığının tekrar tartışıldığı koşullarda bir ulusal kurtuluş hareketinin ideolojik olarak farklı arayışlara girmesinin anlaşılır ancak tartışmaya açık bir konu olduğunu ifade etti.

Kürt hareketinin stratejik bir dönüşüm geçirdiğini ve bağımsız Kürdistan yerine daha federatif bir yapıyı hedeflediğini belirten Konukçu, günümüzde "barış ve demokratik toplum" tanımıyla toplumu dönüştürmeyi hedefleyen bir yaklaşım sergilediğini söyledi. Bu yaklaşımın 1999'dan sonra ortaya konan ve devlet ve iktidar ilişkilerine eleştirel bir bakış açısı getiren bir paradigma ile ifade edildiğini belirtti.

Öcalan'ın çağrısıyla PKK'nin kendini feshettiğini ve silah bıraktığını hatırlatan Konukçu, önümüzdeki günlerin Kürt hareketi açısından çok kritik olduğunu vurguladı. Sürecin nasıl gelişeceğini öngöremediklerini ancak toplumsal mücadelenin güçlenmesi ve iktidarın siyasi sorumluluk alması gerektiğini yineledi.

Konukçu'nun açıklamaları, Kürt sorununun çözümü ve barışın inşası için atılması gereken adımlara ışık tutuyor. İktidarın siyasi sorumluluk alması, toplumun sürece dahil edilmesi ve toplumsal mücadelenin güçlenmesi, kalıcı bir barışın sağlanması için kritik öneme sahip.